Sürücü destek sistemleri - Genel bakış
Sürücü destek sistemleri konusunda faydalı bilgileri bir sözlük şeklinde burada bulabilirsiniz.
Önemli güvenlik uyarısı
Çalışmalarında araç servislerine profesyonel destek sağlamak için, aşağıdaki teknik bilgiler ve uygulamaya yönelik ipuçları HELLA tarafından hazırlanmıştır. Bu web sitesinde sağlanan bilgiler, yalnızca uygun şekilde eğitilmiş uzman personel tarafından kullanılmalıdır.
Sürücü destek sistemleri çok çeşitli biçimlerde ve işlevsel derinliklerde mevcut olsa da, hepsinin ortak iki yönü vardır: Otomobil sürmeyi daha güvenli ve konforlu hale getirirler. Ultrasonik ve lazer sensörler (Lidar sensörleri) gibi modern sensörlerin yanı sıra çevre görüş kameraları, güvenli mesafe ve çevre algılaması sağlar. Bir (merkezi) kontrol ünitesi verileri işler ve bunları uyarı sesleri veya görsel mesajlar gibi sinyallere veya frenleme müdahaleleri ya da hızlanma darbeleri (gaz verme) gibi aktif tepkilere dönüştürür. Bugün bu eylemler, genellikle dijital olarak ve bir saniyeden kısa bir süre içinde gerçekleşmektedir.
Bir sürücü destek sistemi gerçek sürüş işlemine ne kadar kapsamlı bir şekilde müdahale ederse, “neredeyse” o kadar sürücünün yerine geçer (anahtar kelime: Otonom sürüş) ve bu durum sadece tehlikeli durumlarda bilinçli olarak gerçekleşse bile, sorumluluk sorunu hala gündeme gelmektedir. Bu durumda, üreticilerin mutlak risk azaltma ve risk önleme yükümlülüğü geçerlidir. Bir etik komite konuyu ele almış ve koşulların ilk çerçevesi tanımlanmıştır. Ancak “İkilem sorunu” halen tartışmalı olmaya devam ediyor. Bununla birlikte, sürücü destek sistemleri genellikle araç sürücüsü tarafından kapatılabilir.
Mevcut sistemlerin çeşitliliği ve bireysel üretici çözümleri nedeniyle, hangi sensör sisteminin ve hangi sensör neslinin hangi uygulama(lar) için kullanıldığı konusunda genel bir açıklama yapmak mümkün değildir. Araç üreticileri, farklı araç kategorilerinde çok çeşitli sürücü destek sistemleri, anlamlı kombinasyonlar ve yeni teknolojiler kullanmaktadır. İsim ve tanımlamalar her zaman aynı değildir; bazen üreticiler kendi terimlerini ve kısaltmalarını kullanırlar. Burada tüm teknik detayları ve her üreticiyi tek tek incelemek mümkün değildir.
Sensörlerin ve kameraların kalibrasyonu zordur ve mutlaka serviste otomotiv uzmanları tarafından yapılmalıdır. Bunun için uygun arıza teşhis ekipmanı, uygun yazılım ve optik kalibrasyon ekipmanları (örneğin Hella-Gutmann’ın cihazları) gereklidir.
Alfabetik sırayla gösterilen aşağıdaki genel bakış, kısa açıklamalar dahil olmak üzere, en yaygın sürücü destek sistemlerini sağlamaktadır.
Adaptif direksiyon veya aktif direksiyon (AFS - Active Front Steering) ile direksiyon oranı değişken olmaktadır. Bu, direksiyon davranışının sürüş durumuna ve sürüş hızına göre değiştiği anlamına gelir. Bu şekilde direksiyon asistanı, düşük hızlarda veya bir araç park halindeyken daha kolay manevra yapılmasını sağlar. Otoyol ve daha yüksek hızlardaki sürüş sırasında, adaptif direksiyon daha iyi bir düz ileri sürüş sağlar. Direksiyon simidinin (Ford) içindeki bir aktüatör, direksiyon darbelerinin uygun şekilde dönüştürülmesini sağlar. Başka bir versiyon (BMW, Servotronic) hidrolik direksiyon desteğini değiştirir ve böylece -hıza bağlı olarak- direksiyonu daha yumuşak veya daha sert ya da daha doğrudan hale getirir.
Adaptif direksiyon veya aktif direksiyon, örneğin şerit takip sistemlerinde olduğu gibi herhangi bir aktif direksiyon müdahalesi üretmez.
Mesafe ve hız kontrol sistemi veya otomatik mesafe kontrolü de denilen (ACC = Adaptive Cruise Control) adaptif hız sabitleyici, trafiğin akışına bağlı olarak aracı otonom bir şekilde frenler ve hızlandırır. Araç “kalkış yapar” ve gerektiğinde –örneğin konvoy trafiğinde- frenleme yapar. Önde hareket eden bir aracın araya girmesi de algılanır. Arkadan çarpma riski en aza indirilir ve sürücü “sinir bozucu” sürekli durma ve çalıştırma eyleminden kurtulur. Bu, örneğin maksimum hız ve önceden tanımlanmış güvenlik mesafesi gibi tanımlanmış sınırlar içinde gerçekleşir. Radar sensörleri, aracın yanındaki ve önündeki alanı izler, öndeki araca olan mesafeyi ölçer ve bir frenleme müdahalesi veya hızlanma işlemi başlatır. Bu sistemler bazı durumlarda, örneğin trafik sıkışıklığında, acil durum frenini devreye sokmadan (ACC Stop & Go), aracı tamamen frenleyebilir. Bazı sistemlerde, bir uyarı sesi de tehlikeli bir duruma işaret eder.
ACC, genellikle direksiyon kontrol sistemleriyle veya "Lane Assist" gibi şerit takip asistanlarıyla kombine edilir.
Adaptif uzun hüzme veya adaptif uzun far asistanı için, değişken far yükseklik ayar sistemi prensibi geçerlidir. Xenon farlar, akıllı görüntü analizine sahip bir kamera ile birleştirilmiştir. Kamera sinyaline (veya karşıdan gelen trafik ya da öndeki araca) bağlı olarak, sistem 300 m’ye kadar veya bir sonraki aracın parlama önleme sınırına kadar ulaşabilen aydınlatma menzilini değiştirir. Kamera artık herhangi bir yol kullanıcısı algılamazsa, sistem yavaşça ve yumuşak bir şekilde “uzun hüzme”ye geri döner.
H7 lambalı basit uzun far asistanları, bir ışık sensörü (kamera sensörü) aracılığıyla uzun hüzmeyi kolayca kapatır. Sistem ayrıca ortam aydınlatmasına ve kısmen de yansıtıcı yol işaretlerine tepki verir (ayrıca bkz. Işık kaynağı tanıma).
Şu anda BMW ve Audi tarafından kullanılan lazer ışığı da tamamen uyarlanabilir bir şekilde tepki vermektedir. Hiçbir mekanik eleman hareket ettirilmediğinden, reaksiyon hızı yüksektir. Uzun hüzme, kısa hüzme ve viraj aydınlatması ayarları tamamen ayrı ayrı ve elektronik olarak kontrol edilir.
Adaptif şasiler, olası yol düzensizliklerine (tümsek vb.) veya tehlikeli virajlara yarı öngörülü bir şekilde uyum sağlarlar. Modern sistemler, diğerlerinin yanı sıra, herhangi bir yol durumunu kaydeden bir kameraya bağlıdır. Araç kabinindeki bir düğmeye basıldığında devreye girebilen pasif sistemler de (konfor, standart, spor) yaygındır.
Şasi daha sonra amortisörlerdeki elektrik kontrollü valfler vasıtasıyla değiştirilir. Bu şekilde, ilgili amortisöre daha az ya da daha çok yağ akmasına imkân verir. Sonuç, amortisör özelliğindeki (geçici) bir değişikliktir.
Adaptif şasinin amacı, frenleme, direksiyon ve hızlanma süreçlerini (eğim, yuvarlanma ve dikey hareketler) dikkate alarak sürüş özelliklerini geliştirmek ve böylece yolcu güvenliğini ve araç performansını artırmaktır.
Adaptif viraj aydınlatması, dönüş işlemleri sırasında ve virajlarda caddelerin ve kaldırımın aydınlatılmasını sağlar. Bir direksiyon açısı sensörü, direksiyon simidinin açısını ölçer ve sinyali, far elemanlarını buna göre ayarlayan adım motorlarına iletir.
Basit, mekanik olarak daha az karmaşık bir varyant, belirli bir direksiyon açısında çevreyi aydınlatmak için bir yardımcı lambayı açar.
Viraj aydınlatması LED, matrix, lazer veya LCD farlarla daha etkin bir şekilde gerçekleştirilebilir. Bunun için herhangi bir mekanik sisteme gerek yoktur - uygun ışık kaynakları kolayca yönlendirilir. Bu sistemler son derece akıllı bir şekilde uygulanabilirdir. Ayrıca bakınız: Tam adaptif ışık dağılımı.
Araç - römork kombinasyonuna manevra yaptırılması ve park edilmesi herkese göre değildir. Örneğin Volkswagen, “Trailer Assist” (Römork Manevra Asistanı) ile sürücülere bir park veya “direksiyon yardımı” sunmaktadır. Sistem etkinleştirildiğinde ve araç kombinasyonu doğru konumdayken, araç ve treyler park boşluğuna geri geri gider. Frenleme ve gaza basma sürücünün sorumluluğundadır. Sürücü, dış ayna ayar düğmeleri yardımıyla römork için istediği hareket yönünü belirleyebilir.
Römork Geri Vites Asistanı denilen sistem, işleri bir adım daha ileri götürmektedir. Sürücüler, akıllı telefon kullanarak araç/römork kombinasyonlarını dışarıdan -yani uzaktan kumandalı olarak- park edebilirler. Bu sırada Römork Geri Vites Asistanı, elektrikli hidrolik direksiyonunun, elektronik denge programı ESP’nin, elektronik gaz pedalının ve bükülme açısı sensörlü çekme kancasının işlevlerinden yararlanır. Römorkun direksiyon açısı ve araç/römork kombinasyonunun hızı uygulama kullanılarak tanımlanabilir - ve böylece araç/römork kombinasyonu başarıyla park edilebilir.
Anti blokaj fren sistemi (ABS), ilk sürücü destek sistemlerinden biridir. 1978 yılında Mercedes S Serisi, anti blokaj fren sistemine (Bosch’un ABS 2 sistemi) sahip ilk seri üretim araçtı. Onu BMW 7 Serisi takip etti. ABS, frenleme esnasında tekerleklerin kilitlenmesini önler ve aracın kontrol edilebilir durumda kalmasını sağlar. Ayrıca, önemli ölçüde daha kısa fren mesafeleri elde edilebilir, araç savrulmaz ve patinaj yapmaz.
Tekerlek üzerindeki bireysel hız sensörleri (endüksiyon sensörleri veya günümüzde Hall sensörleri), delikli veya dişli bir disk aracılığıyla ilgili hız farklarını ölçer. Tekerlek hızı diğer tekerleklere göre orantısız bir şekilde düşerse, ilgili tekerlekteki fren basıncı en aza indirilir, ancak kısa bir süre sonra yeniden oluşturulur (fren basıncı modülasyonu). Sürücü basınç artışını pedal titreşimi olarak algılar. Bu sırada manyetik valfler hızlı bir şekilde art arda açılır ve kapanır. Bu işlem merkezi ABS kontrol ünitesinde gerçekleştirilir. Tekerlek hız sensörlerinin sinyallerini sürekli olarak değerlendirir ve valfler, elektrik pompası, düşük basınç haznesi ve elektronik kontrol ünitesi içeren bir hidrolik bloktan oluşur.
Mevcut ABS versiyonları, dört tekerlekte de akıllı fren gücü dağılımı gibiek işlevler üstlenir. Sürüş koşullarına bağlı olarak ve aktif bir frenleme uygulanmadan, aracı yolda dengede tutmak için daha fazla kontrol müdahalesi mümkündür (ayrıca ESP’ye bakın).
Parktan Çıkış Asistanı (örneğin Volkswagen) veya Rear Cross Traffic Alert / Arka Çapraz Trafik Uyarısı (RCTA, örneğin Mazda), Kör Nokta Uyarı Sisteminin (Blind Spot Detection, BSD) radar sensörlerini kullanır. Araç park yerinden çıkarken, sensörler arkadan geçen araçları veya yayaları ya da sürücü bunların farkına varmadan önce herhangi bir başka engeli algılar ve sesli bir sinyalle veya yanıp sönen LED’lerle (örneğin dikiz aynasında) uyarırlar. Algılama açısı genellikle 120 derecedir.
Sürücü destek sistemi yaklaşan bir çarpışmayı algılarsa, bir uyarı sesi ve/veya görsel bir uyarı (örn. dikiz aynasındaki LED’leri kullanarak) aracılığıyla sürücüyü uyarır. Bazı sistemlerde aracın otomatik frenlemesi de yapılır (ayrıca bkz: Park ve garaj asistanı).
Parktan Çıkış Asistanı, geri vitese geçildiğinde veya otomatik vites “R” konumundayken etkinleştirilir. Araç bir çekme kancasına sahipse ve bir römork çekiliyorsa, Parktan Çıkış Asistanı devre dışı bırakılır.
Araçtan İniş Asistanı, arkadan gelen trafiğe karşı araç kapılarının tehlikeli bir şekilde açılması konusunda uyarır. Diğerlerinin yanı sıra park, şerit değiştirme veya arka çarpışma hazırlığı asistanları veya kör nokta uyarısı için sinyaller sağlayan radar sensörleri, araçları, bisikletlileri veya bireysel yayaları algılar. Araç tipine bağlı olarak, bir uyarı sesi duyulur veya tehlike, görüş alanındaki veya kapı döşemesindeki bir ışık sinyali aracılığıyla görsel olarak bildirilir.
Örneğin Hella’nın 24 GHz radar sensörleri, müşterilerine tüm otomotiv segmentlerinde iniş asistanı gibi sistemler sunma olanağı sağlamaktadır. 24 GHz dar bant teknolojisi neredeyse dünya çapında bir homologasyona (onaya) sahiptir ve bu nedenle küresel platformlar için uygundur.
Bir kaza olduğunda, kaza sensörleri (aynı zamanda hava yastıklarının açılmasından da sorumludur) veya çarpışma sensörleri aracılığıyla bilgiler merkezi bir birime iletilir. ACN sistemine (Otomatik Kaza Bildirimi) bağlı olarak konum, kazanın şiddeti gibi bilgiler ve ilgili tüm ek veriler acil durum merkezine iletilir. Ayrıca acil durum merkezi aracın sürücüsü ile iletişime geçmeye çalışır. Ardından acil arama yapılması gibi gerekli önlemler alınır. Bu sistemler aynı zamanda eCall olarak da tanımlanır ve Nisan 2018’den itibaren yeni araçlar için zorunludur. Üreticiye özgü olarak OnStar (GM), BMW Assist, Safety Connect (Toyota) veya Car-Net (Volkswagen) gibi adları vardır.
Çeşitli bağlantı fonksiyonlarına sahip olmanın yanı sıra, bazı sistemler kapıları ve kontak kilidini izleyen, ve ayrıca eğim ve titreşim sensörünün işleyişini izleyen alarm sistemlerine sahiptir. Örneğin Volkswagen'de, araç üzerinde gerçekleştirilen her türlü kurcalama, aracın konumuna ilişkin tüm ayrıntılarla birlikte bir SMS yoluyla bir kontrol merkezine bildirilir.
Sistemler aynı zamanda araca ve konuma özel bilgiler de dahil olmak üzere diğer verileri de aktarabildiğinden veya gerekirse bir sürüş profili de oluşturabildiğinden, veri koruma konusundaki kritik tartışmalar sorun olmaya devam ediyor. Markadan bağımsız araç servisleri, araca özel veriler (kilometre durumu, servis düzeyi, aşınma ve yıpranma bilgileri) üreticiye veya en yakın marka bayilerine gönderildiği (gönderilebildiği) için, kendilerini dezavantajlı olarak görmektedir.
Ayrıca piyasada bir uygulama aracılığıyla herhangi bir kaza hakkında bilgi sağlayan basit, sonradan takılabilen kaza raporlama sistemleri de bulunmaktadır.
Otoyol veya şehirler arası yollardaki şantiye alanlarında bazen çok dar ve daralan şeritleri herkes bilir. Şantiye asistanı, sürücünün dar koşullarda bile şeritte kalmasını ve diğer yol kullanıcılarıyla çarpışmaya neden olmamasını sağlamak için kameralar (stereo kameralar) ve ultrasonik sensörler kullanır. Gerektiğinde uygun direksiyon düzeltmeleri yapılırken aynı zamanda öndeki ve her iki taraftaki araca güvenli bir mesafe bırakılması sağlanır. Buna ek olarak, bazı şantiye asistanları dar yerlerde görsel olarak ve uyarı sesiyle zamanında uyarırlar.
Ancak bu sistemlerin de sınırları vardır. Yoğun siste veya güneş alçaldığında bu tür sürücü destek sistemleri kapanır.
Yokuşta kalkış asistanları, arka aksa uygulanan fren müdahalesi sayesinde yokuşta kalkış esnasında aracın geri kaymasını önlerler. Fren (EPF=Elektrikli park freni), debriyaj kavraması tarafından aracı hareket ettirme işlemi başlatılır başlatılmaz bırakılır. Otomatik veya çift kavramalı şanzımanlarda vites “D” konumunda olmalıdır. Kış koşullarında, Çekiş Kontrol Sistemi sayısız araç için gerekli tutuşu sağlar (ayrıca bkz.: Çekiş Kontrol Sistemi veya Anti Patinaj Kontrolü, ASR).
Dikey aydınlık-karanlık sınırı veya maskelenmiş sürekli uzun hüzme olarak da bilinen yansımasız uzun hüzmeli far, diğer yol kullanıcılarının gözlerini kamaştırmadan sürekli yanan uzun hüzmeli far ilkesini izler. (Önceki) Xenon tabanlı sistem, küçük, dönen bir silindir ve bir kapak maskesi aracılığıyla ışık dağılımını otomatik olarak trafik durumuna uyarlar.
Günümüzde parlamayan uzun hüzme, LED farlar kullanılarak uygulanmaktadır. Ancak, prensip aynıdır. Bireysel LED’ler seçici olarak kapatılır ve açılır. Örnek olarak Audi Matrix LED far ve Mercedes-Benz Multibeam LED far verilebilir. Kontrol işlemi, aracın ön camının arkasına yerleştirilmiş akıllı bir kamera tarafından gerçekleştirilir. Önden giden araçların farlarını veya arka stop lambalarını algılar ve diğer algılama görevlerini üstlenir (nesne algılama).
Her iki sistemde de diğer yol kullanıcıları için rahatsız edici ve göz kamaştırıcı olan ışık etkileri maskelenir. Ancak yolun kenarı ve diğer tüm kısımları aydınlatılmış durumdadır. Bu şekilde, yayalar veya yaban hayvanları, öndeki veya yoldaki yolcuların gözlerini kamaştırmadan daha erken ve daha güvenilir bir şekilde tespit edilebilir.
Dikkat!! Optimum çalışan bir far sisteminin ön koşulu doğru ayardır. Bu işlem her zaman araç servisindeki uzman bir teknisyen tarafından yapılmalıdır. Bununla ilgili ipuçları, aşağıdaki bilgilerden elde edilebilir. Örneğin Hella Gutmann Solutions, uygun test ve ayar ekipmanlarını tedarik eder.
İlk fren destek sistemi yaklaşık 30 yıl önce ABS ile birlikte piyasaya sürülmüştür. Frenleme işlemi sırasında tekerleklerin kilitlenmesini önler. 24.11.2009 tarihinden bu yana, AB genelinde yeni araçlar için (temel) bir fren asistanı zorunludur. Ani frenleme durumunda, sistem ABS vasıtasıyla fren basıncını arttırır ve bunu yaparken aracın ani yavaşlamasını, hatta bazen durma noktasına gelmesini destekler (DBC = Dinamik Fren Kontrolü). İleriye dönük bir sensör sistemi bu durumda kullanılmamaktadır.
Acil Durum Fren Asistanı (Emergency Brake Assist, EBA), radar sensörleri veya kameraları kullanarak aracın önündeki alanı izler. Bir arkadan çarpma veya bir yol kullanıcısıyla ya da örneğin bir hayvanla çarpışma gerçekleşirse, araç sürücüsüne bir uyarı verilir. Buna ek olarak, fren basıncı da ABS vasıtasıyla oluşturulur. Sisteme bağlı olarak, araç bir yavaşlatılmaya başlanır ve frenleme mesafesibu şekilde kısaltılır. Bir çarpışma kaçınılmazsa, sistem sınırları içinde acil durum frenlemesi de başlatılabilir. Buna bir örnek, Mercedes’in Collision Prevention Assist Plus (CPAP) sistemidir.
Diğer acil durum fren asistanları, Intelligent Brake Assistant (IBA, Infinity), Pre-Collision Safety System (PCS, Toyota) veya sadece "Otomatik Acil Durum Freni" (ANB) gibi isimlerle anılır.
Volkswagen’in şehir içi acil durum frenleme işlevi, Volvo’nun City Safety veya Active City Brake (PSA grubu) gibi şehir trafiğine yönelik sistemleri, şehir içinde konvoy trafiğindeki arkadan çarpmalarda çarpma etkisini azaltır veya en iyi durumda tamamen önlerler. Sistemlerin ön sensörleri yayaları, bisikletlileri veya hayvanları da tespit eder. Sistem tanımına bağlı olarak, ilgili fren asistanları örneğin 30 km/s’lik belirli bir hıza kadar çalışır. Aktif fren müdahalesinden önce görsel, dokunsal veya sesli bir uyarı (Forward Collision Warning) gelir.
Bu terimin kesinlikle temiz bir ön camla ilgisi yoktur. Aksine, fren diski sileceği, fren balatalarına hafifçe uygulanan basıncın bir sonucu olarak, şiddetli yağmur sırasında fren disklerinin "yumuşak" bir kuru frenleme yapmasını sağlar. Sonuç olarak, frenleme performansı optimize edilir. Bu prosedürü başlatmak için yağmur sensörü, ABS kontrol ünitesine gerekli sinyali gönderir.
Car-to-Car / Araçlar arası iletişim modelleri geliştiriliyor. Burada, yol kullanıcıları veya araçlar, otonom bir sistem (mobil telefon ağı değil) aracılığıyla birbirleriyle doğrudan iletişim kurar ve araçlar birbirlerinin menziline girmeden önce bile trafik bilgilerini paylaşırlar. İlgili araç sürücüsü veya araçtaki destek sistemleri, daha birbirlerini görmeden bile trafik sıkışıklığı gibi olası bir tehlikeli duruma hızlı bir şekilde uyum sağlayabilirler. Buna örnek bir uygulama, elektronik fren lambasıdır.
Dinamik Direksiyon Kontrolü’nde (Dynamic Steering Response, DSTC), sürüş koşullarına bağlı olarak (örneğin araç virajda savrulduğunda) bir yönlendirme (direksiyon) tavsiyesi sunan bir sistemdir. Aracı stabilize eden ve yol tutuşunu artıran bu elektromotor, hafif bir kontra manevrada kendini gösterir. Bu işlem sırasında DSTC, ESP ile birlikte çalışır ve dört tekerlek hız sensörleri aracılığıyla bilgi alır. DSTC, direksiyon hareketlerine neredeyse hiç fark edilmeyecek şekilde müdahale eder. Aracın bağımsız olarak yönlendirilmesi mümkün değildir. Bu teknolojiyi ilk kez seri üretime geçiren Cupra R modeli ile Seat olmuştur.
Car-to-Car / Araçlar arası iletişim yardımıyla (gelecekte) otomobil sürmeyi daha güvenli hale getirmek için üçüncü taraf araçlardan gelen bilgileri kullanmak mümkün olacak. Elektronik fren lambası buna bir örnektir. Henüz görüş alanında olmayan öndeki araçların frenleme manevraları hakkında bilgi verir. En kötü durumda, bu bir acil durum freni olabilir. Bu sayede arkadan gelen sürücü, olası bir tehlikeli duruma, örneğin virajlı, dar köy yollarında, deyim yerindeyse “ileriye dönük şekilde” hazırlanabilir. Diğer bir örnek, önde giden ve görüş alanında olmayan araçlar hakkında benzer bilgileri aktarabilen Şantiye Alanı Asistanı’dır (ayrıca bkz. Car-to-Car / Araçlar arası (İletişim)).
ABS (1979) ile birlikte ESP, sürücü destek sistemlerinin “klasiği” olarak kabul edilir. Bir fren müdahalesi (ve motor yönetimine müdahale) yoluyla, limit durumlarda (örneğin önden savrulma veya arkadan kayma sırasında) hem yol tutuşunu hem de aracın dengesini artırır. ESP, ABS ve ASR’nin (Anti Patinaj Kontrolü) bir uzantısı olarak görülmektedir.
ESP, Daimler tarafından kullanılmak üzere korunmaktadır. Bosch sisteminin seri üretimde ilk kullanımı, 1995 yılında bir Mercedes-Benz S Serisi’nde gerçekleşti. Bu nedenle diğer üreticiler DSC (Dynamic Stability Control, Jaguar ve Mazda), VSA (Vehicle Stability Assist, Honda), VSC (Vehicle Stability Control, Toyota) veya PSM (Porsche Stability Management) gibi farklı tanımlamalar da kullanmaktadır.
ESP, örneğin elektronik diferansiyel kilidi, motor çekiş torku kontrolü, ilave takviyeli hidrolik fren asistanı, römork stabilizasyonu veya fren diski sileceği gibi diğer sistemlerle bağlantılıdır.
Şehir içi yoğun trafikte ve çok şeritli yollarda "Otomatik Araç Algılama" devreye girmektedir. Örneğin, öndeki araçlar beklenmedik bir şekilde fren yapabilir veya aniden şerit değiştirebilir. Bu durumda, fren asistanları, araç algılama sistemi tarafından sağlanan bilgiler sayesinde, gerekli önlemleri (görsel ve sesli uyarı veya ani fren müdahalesi, hatta acil durdurma) anında tetikleyebilir.
Sürüş ortamının izlenmesi, örneğin Hella iştiraki Aglaia’nın akıllı bir kamera sistemi ile sürekli olarak gerçekleştirilir. Sistem, diğer araçların konumu, yönü ve hızı hakkında verileri toplar ve bunları işler. Otomobil, kamyon, otobüs, motosiklet ve hatta scooter gibi farklı araçlar tespit edilir ve sınıflandırılır. Marka, model veya görünümdeki diğer varyasyonlar gibi özellikler, tanımlamalarını etkilemez. Araç algılama sistemi, olumsuz hava koşullarında bile çalışır. Ayrıca, gizli (görüş alanı dışındaki) araçların tespit edilmesi de mümkündür.
Yaya algılama sistemi, fren/acil durum fren asistanının veya ultrasonik ve radar sensörler ve kameralar aracılığıyla ortam izleme ekipmanlarının bir parçasıdır. İlgili sistem sınırları ve ilgili algoritmalar çerçevesinde, sistem yayaların aniden yola girip girmediğini tespit eder. Çoğu yaya algılama sisteminde, görsel ve sesli bir sinyal ve duruma göre hafif bir frenleme müdahalesi ile bir uyarı verilir. Sürücü bir frenleme eylemi başlatmazsa, olası bir tam frenlemeye hazırlık yapılır. Sürücü verilen uyarılara herhangi bir tepki göstermezse, örneğin Volkswagen’de olduğu gibi sistem, tanımlanan sınırlar dahilinde otomatik olarak bir acil durum frenlemesi gerçekleştirir.
Modern kamera sistemleri, hız sınırlarını gösteren yol işaretlerini tanır. Akıllı görüntü işleme yazılımı sayesinde araç, bu sınırlamalara karşı gerçek zamanlı olarak uyarı verir. Bu, bir uyarı sesi şeklinde ve/veya görsel olarak gerçekleşebilir. Bazı sistemler ayrıca yurt dışındaki trafik işaretlerini de tanır veya şehir içinde ya da hız limitleri kaldırıldığında uyarıyı değiştirebilir/silebilir.
Diğer trafik işaretlerini tanımak ve bunları diğer yardım sistemlerine bağlamak da mümkündür.
Navigasyon sistemleri de benzer şekilde herhangi bir hız sınırını belirtir, ancak bunun bir ön koşulu vardır: yazılım veya harita verilerinin güncel olması gerekir!
Arka çarpışma hazırlığı asistanı, arkadan yaklaşan araçları izler ve yaklaşmakta olan bir çarpışma durumunda, örneğin hava yastıkları veya emniyet kemeri gergileri veya yüksek voltajlı veya elektrikli bir aracın otomatik voltaj kapatma sistemi gibi güvenlik önlemlerini önceden etkinleştirir. Gerektiğinde sürücünün doğru şekilde tepki verebilmesi için, uygun bir uyarı sesinin (önceden) verilmesi de yararlıdır.
Akıllı ve ileriye dönük (kestirimci) acil durum fren asistanı (IBA), araç sürücüsünü erken bir aşamada uyararak ve ayrıca tam ve otonom bir frenlemeye kadar uzanabilecek bir fren müdahalesi ile arkadan çarpışmaları ve diğer nesnelerle çarpışmaları önler. Sisteme bağlı olarak, son teknoloji kamera sistemleri ve radar sensörleri aracın ön tarafını izler. Bu arada iletişim sistemleri de nesnelerin tanınmasına yardımcı olur. Bir çarpışmayı önlemek mümkün değilse, hava yastıkları, emniyet kemeri gergileri ve koltuk kafalıkları buna göre hazırlanır ve ayarlanır. Infiniti’nin Akıllı Fren Asistanı, ayrıca bir çarpışma uyarı sistemini (Forward Collision Warning) de entegre eder.
Çarpışmaların önlenmesi, sürücü destek sistemlerinin temel gerekliliğidir. Prensip olarak, park yardımcıları bile çarpışmayı önlemek için tasarlanmış sistemlerdir. Ancak gelişmelerle birlikte , uzun süredir işler birkaç adım daha ileri gitti. Örneğin, acil durum fren, şerit kalma veya çapraz trafik asistanları modern araçlara girmişken, araç üreticileri araştırma ve geliştirme alanındaki ortaklarla işbirliği içinde çarpışmaları en baştan önlemek için daha akıllı sistemler geliştiriyor. ACA=Advanced Collision Avoidance Systems’ten (Gelişmiş Çarpışma Önleme Sistemleri) bahsediyoruz. Buradaki zorluk, uzun menzilli radar ve mevcut sistemlerin akıllıca genişletilmesi yoluyla araç çevresinin daha iyi algılanmasıdır. İlgili sensörler ve kameralar tarafından sağlanan (gelecekte diğer araçlar tarafından sağlanacak olan) bilgi miktarı ve bunların akıllıca işlenmesi ve alınması gereken uygun önlemlere dönüştürülmesi, merkezi bir rol oynar. Ayrıca, bir yardım sisteminin müdahalesi yoluyla diğer yol kullanıcılarının tehlikeye girme olasılığına özel önem verildiğini belirtmekte de fayda var. Tüm araçlar aynı teknolojiye sahip değildir ve üçüncü şahıslar tarafından gereksiz yere tehlikeye maruz kalabilirler. Bu konu daha da otonom sürüş düzeyine taşınırsa yukarıda bahsedilen ikilem gibi sorunlar kuşkusuz tüm tartışmalarda büyük rol oynayacaktır.
Çapraz trafik asistanı, kritik çapraz trafiği algılar ve araç sürücüsünü hem görsel hem de sesli olarak uyarır. Hemen hemen tüm araç üreticileri, bir fren asistanı ve kameralardan (stereo kameralar) veya radar sensörlerinden gelen bilgiler temelinde çalışan bir kavşak asistanı sunmaktadır. Kavşak asistanı genellikle sadece tanımlanmış bir hıza kadar etkindir. Örneğin, Hella iştiraki Hella Aglaia, ilgili teknolojileri sunmaktadır.
BMW, 1997’den beri viraj fren kontrolünü kullanmaktadır - diğer üreticiler de bunu takip etmektedir. Bir viraja girmek, virajın iç tarafındaki tekerlekler üzerindeki basıncın azalması anlamına geldiğinden (viraj yarıçapına ve hıza bağlı olarak), fren uygulandığında sonuç “aşırı devir” veya “aşırı frenleme” olabilir. Araç savrulabilir. Viraj fren kontrolü, ABS kontrol ünitesi yardımıyla her bir tekerleği ayrı ayrı kontrol ederek (her bir tekerleğin hızı ABS sensörleri tarafından ölçülür) ve böylece fren basıncını ayrı ayrı kontrol ederek bunu önler. Bu durumda araç, sistem sınırları dahilinde virajlarda frenleme yapıldığında bile araç sabit kalır. Araç sürücüsü bu kontrol işlemiyle ilgili hiçbir şey fark etmez.
Ortamdaki ışık durumunu algılamayı amaçlayan sensör tabanlı sistemler (ışık sensörleri), araç aydınlatmasını düzenlemek için tasarlanmış otomatik veya etkileşimli önlemlerin temelini oluşturur. Bu durumda, karşıdan gelen araçlar en az önde giden araçlar kadar önemlidir. Gündüz/gece sınırının yanı sıra sokak aydınlatmasının ve yansıtıcı trafik işaretlerinin tanınması da bir rol oynar.
Örneğin uzun far asistanı, gösterge paneli veya monitör aydınlatması (tam dijital bilgi ekranları, örnek: Volkswagen, Active Info Display) veya adaptif viraj aydınlatması, adaptif ışık dağılımı (tehlike noktalarının seçici aydınlatması, AFS Advanced Frontlighting System) veya parlamasız uzun far (adaptif aydınlık/karanlık sınırı) ışık kaynağı algılamasından türetilmiştir. Gittikçe daha fazla kamera tabanlı ışık kontrolü kullanılmaktadır. Örneğin Hella Grubu ilgili sistemleri tedarik etmektedir.
Trafiğin (yoğun) olduğu, kısmen karmaşık kavşaklarda sola dönüş, gizli bir tehlike kaynağıdır. Sola dönüş asistanı, karşıdan gelen araçları tespit eder ve araç sürücüsünü görsel, sesli olarak uyarır ve olası bir çarpışmayı azaltmak veya tamamen önlemek için bir frenleme müdahalesi başlatabilir. Ultrasonik sensörler, radar sensörleri veya akıllı kamera sistemleri, araçların karşıdan gelen araçları tespit etmesini sağlar. (ayrıca bkz. Car-to-Car / Araçlar arası iletişim).
Dar manevralar, örneğin kapalı otoparklarda, kötü aydınlatma koşullarında ve özellikle giderek büyüme eğiliminde olan araçlarla, çizilme, ezilme ve hatta kişisel yaralanma risklerini barındırır. Manevra frenleme asistanı, çevre sensörleri yardımıyla yakın çevreyi izler ve gerektiğinde ani frenleme ile müdahale eder. Manevra frenleme asistanları sadece örneğin 10 km/s’ye kadar olan düşük hızlarda çalışır.
Hatalı ve sürekli direksiyon müdahaleleri ve düzeltmeleri -örneğin düz bir yolda- aşırı yorgunluğun açık işaretleridir. Direksiyon açısı sensörü sinyalleri toplar ve bunları (sistemin konfigürasyon seviyesine bağlı olarak) güzergah topografyasının GPS verileriyle karşılaştırır. Yolculuğun süresi, günün saati ve kat edilen kilometre miktarı da rol oynar. “Yorgun” sürücüler, görsel bir sembol veya sesli bir sinyal ile uyarılır bir “kahve molası” için durmaya teşvik edilir.
Gece görüş sistemleri (termal görüntüleme kameraları) olarak adlandırılan sistemler, çeşitli uygulamalarda kullanımlarıyla bilinmektedir. Örneğin kalan ışığı güçlendiren dürbünler, yaban hayvanlarını tamamen karanlıkta bile algılayabilmektedir. Ön koşul, gerekli sıcaklık farklarının mevcut olmasıdır. Mercedes, 2005 yılında binek otomobil uygulamaları için ilk gece görüş sistemini piyasaya sürdü ve onu diğer üreticiler izledi.
Günümüzde, bir kızılötesi kamera ve ek kızılötesi farlar temelinde, sadece insanların (insan tanımlama) ve hayvanların değil, örneğin (sıcaklıktan bağımsız olarak) dalların veya diğer nesnelerin de tespit edilmesi ve görüntülenmesi mümkündür. Görüntüleme, aracın ekranında veya daha iyisi sürücünün görüş alanındaki bir baş üstü gösterge ekranında (Head-up Display) gerçekleşir.
Gece Görüşü asistanı, fren, far, direksiyon veya şasi asistanlarıyla birleştirilebilir. Böylece, kazaları önlemek için araçta aktif, güvenlikle ilgili düzeltmeler yapılabilir.
Park ve garaj asistanı (ayrıca park/parktan çıkış asistanı veya garaj pilotu olarak adlandırılır) ile her bir araç tipinin ultrasonik sensörleri (ve ayrıca çevre görüş kameraları veya lazer tarayıcılar) uygun enlemesine ve uzunlamasına park yerlerini algılar ve ardından mesafeleri ölçer. Park ve garaj asistanları ile basit parktan çıkış/park asistanı (mesafe uyarı sistemi) veya optik park yardımı işlevine sahip bir geri görüş kamerası arasındaki fark, park işlemi sırasında araç tarafından verilen otomatik destektir.
Yaygın, kısmen aktif sistemlerde, sürücü yavaş bir şekilde ilerlerken park seçenekleri hakkında bilgilendirilir. Sürücü daha sonra durur ve park pilotunu etkinleştirirse, asistan aracı otonom olarak boşluğa yönlendirir. Ancak, sürücü hızlanmak ve fren yapmak için araçta kalır.
Park ve garaj asistanlarının pasif kombinasyonu ile ilgili araç, tamamen otonom olarak (kapalı otoparklarda bile) bir park yerine veya bir garaja girer ve sonra tekrar dışarı çıkar. Garaj asistanı ayrıca bisiklet gibi engelleri algılayabilir ve çok dar garajlara park edebilir. Sürücü, araçta oturmak zorunda değildir (pasif) - aksine, bir akıllı telefon uygulaması kullanarak ilgili sistemi dışarıdan kontrol edebilir ve deyim yerindeyse araç park ederken dışarıdan “izleyebilir”. Kendisine kalan tek görev sürecin izlenmesidir ve ayrıca uygulamadaki bir düğmeye sürekli olarak basılması gerekir, aksi takdirde park etme işlemi iptal edilir.
Sesli kontrol, ilgili tuş ve düğmelerin veya bilgi ekranındaki dokunmatik ekranın kullanıldığı işlevsel talimatların manuel giriş işlevinin yerini alır. İdeal bir durumda, klima sistemini kontrol etme, çeşitli araç bilgilerini ekrana çağırma, müzik parçalarını seçme veya rehberden bir kişi seçerek telefon görüşmesi yapma gibi işlemlerin tümü bu yolla kontrol edilebilir. Aracın sürücüsü, deyim yerindeyse talimatlarını verir ve ilgili sistem tepki verir. İlk nesillerin konuşma tanıma sistemleri genellikle araç sürücülerinin tonlama ve yerel dilsel betimlemeleriyle ilgili zorluklar yaşadı. Günümüzde, dil asistanları ve elektronik “çevirmenler” sadece akıllı telefonlara entegre olup, çalışmakla kalmıyor, aynı zamanda binek otomobil sistemleri de daha akıllı ve daha gelişmiş hale geldi.
Örneğin 2018’in ortalarından itibaren, bir çevrim içi satıcının dil asistanı “Alexa”, seçili BMW araçlarında yerini alacaktır. Diğer üreticiler de benzer planlamalar yapmaktadır. Araç işlevlerinin asıl kontrolü, dijital dünya tarafından tamamlanacak şekilde ayarlanmıştır.
Araç üreticisine bağlı olarak, trafik sıkışıklığı asistanı otomatik mesafe kontrolü (ACC), fren asistanı ve şerit takip asistanını birleştirir. Radar sensörleri kendi araçlarının önündeki (konvoy) trafiği gözlemler ve bir kamera yol işaretlerine yönlendirilir. Araç şeritte kalır, belirli bir mesafeyi korur ve gerekirse (tanımlanmış sistem sınırları dahilinde) durma noktasına gelene kadar bir frenleme işlemi başlatır. Birçok sistem ayrıca konvoy trafiğinde otomatik yeniden başlatma sağlar (bkz. Car-to-Car / Araçlar arası (İletişim)).
Şerit takip asistanı, ön camın arkasına monte edilmiş ve yol işaretlerini takip eden bir kamera yardımıyla, şeridin korunmasını sağlar. Yol yüzeyi ve şerit çizgileri/banket çizgileri arasındaki kontrast farklılıkları bunu mümkün kılar.
Direksiyon simidi titreşimi (Şeritten ayrılma uyarısı) gibi dokunsal uyarı işlevine sahip sistemler ve aktif direksiyon müdahalesi yoluyla tepki veren aktif sistemler (Şerit takip asistanı) bulunmaktadır. Bir araç ideal şeritten çıkarsa, önce (sisteme bağlı olarak) dokunsal veya sesli bir uyarı verilir ve ardından aracı “şeride” döndürmek için “hafif” bir direksiyon müdahalesi gelir. Sistem, örneğin sinyal verme dahil bir sollama işlemi sırasında şeritten aktif bir ayrılma durumunda durdurulur.
Geceleri, yol işaretleri ve yol yüzeyi arasındaki kontrast farklılıkları küçüktür ve bazı durumlarda kırsal yollarda yol işaretleri yoktur. Algılama sınırlarına ulaşıldığında, şerit takip asistanı veya şeritten ayrılma uyarısı kapanır. Ancak, son teknoloji, en yeni kamera teknolojisine sahip akıllı sistemler, karanlık ve sisli koşullarda bile çalışabilir ve daha az yönlendirme kılavuzu (orta şerit) gerektirir.
Şerit değiştirme asistanında, aracın arkasındaki radar sensörleri, şerit değiştirirken araç sürücüsünün “omuz üzerinden bakışını” tamamlar. Sensörler, “kör nokta” açısı da dahil olmak üzere, tüm araç arka alanını paralel hareket mesafesine kadar izler. Araç sürücüsü sinyal verip, şerit değiştirmek isterse, yaklaşan başka araçlar varsa bir uyarı verilir. Bu, yan aynada görsel bir uyarı veya -sisteme bağlı olarak- sesli bir uyarı olabilir (ayrıca bkz. Kör nokta asistanı).
Tempomat / Hız sabitleyici (bir Daimler AG markasıdır), en eski sürücü destek sistemlerinden biridir. Chrysler’in benzer bir sistemi, ilk olarak 1958’de ABD’de kullanılmıştır (Cruise Control). Devir sayısı ve dolayısıyla hız, bir Bowden kablosu aracılığıyla sabit tutulmuştur. 1962’de Mercedes, Almanya’da bu gelişmeyi Tempomatlar ile takip etmiştir.
Modern Tempomatlar, hızı elektronik olarak düzenler, hızı mümkün olduğunca doğru bir şekilde korumak için frenleme ve hızlanma sağlar. ACC gibi destek sistemleri, öndeki araçla gerekli güvenli mesafenin korunmasını sağlar. Tempomat, fren pedalına basıldığında veya bir mesafe kontrol sistemi devreye girdiğinde derhal devreden çıkar.
Klasik olarak, hız sabitleyici direksiyon sütunundaki ek bir kol tarafından kontrol edilir. Yeni S Serisi'nde kontrol, direksiyon simidi üzerindeki düğmelerle gerçekleştirilmektedir. (Bkz. Hız sınırı asistanı).
“Kör nokta” terimi, yan veya dikiz aynalarına rağmen kısa bir süre sürücü tarafından görülemeyen alanı ifade eder. Sürüş esnasında bu, genellikle arkadan gelen trafik veya soldan geçen araçlarla ilgilidir.
Kör nokta asistanı, diğer araçların konumunu, mesafesini ve gidiş yönünü hesaplar ve yan şeritlerde seyreden araçlar hakkında uyarı verir. Sistem şerit değiştirmeyi kolaylaştırır ve kazaları önler. BSD (Blind Spot Detection) sistemleri, varsayılan olarak örneğin park yardımları ve park asistanları için de kullanılan, aracın her iki tarafındaki radar sensörleri ile çalışır.
Çekiş kontrol sistemi (Anti patinaj kontrolü, ASR olarak da adlandırılır), kalkış esnasında çekiş tekerleklerinin patinaj yapmasını veya gevşek zeminde güçlü bir şekilde hızlanmasını önler. Sistem, araç üreticileri tarafından farklı isimlerle anılmaktadır. Buna örnek olarak, BMW’deki Automatic Stability Control (ASC), Mazda’daki Traction Control System (TCS) veya Toyota’daki Traction Control (TRC) sayılabilir. Bununla birlikte, diğer üreticilerin çoğu, çekiş kontrolünü ASR kısaltması ile tanımlamaktadır.
Anti patinaj kontrolü, bir fren müdahalesi veya motor kontrolüne bir müdahale ile uygulamaya konulabilir. Kontrol sinyalleri, ilgili ABS sensörleri (veya devir sayısı sensörleri) tarafından gönderilir ve bu sensörler, tanımlanmış sistem sınırları dahilinde (kayma açısı, maksimum 10-20 derece), tekerleklerin kayma eğilimini (torkun tekerlek kaymasına oranı) bildirir. Sistem önden, arkadan veya dört tekerlekten çekiş ile çalışır.
Kamera sistemleri, akıllı, görüntü işleyebilen yazılımlar yardımıyla hız sınırları (bkz. Hız sınırı asistanı), sollama yasağı veya şantiye alanı işaretleri gibi önemli trafik işaretlerini tanıyabilir. Araç sürücüsü görsel ve işitsel olarak uyarılır. Böylece bir işaretin gözden kaçırılması da önlenebilir.